Bütün Türkiye onu konuşurken, insanlar gidip yemeğini yemek için fırsat kollarken, benim seyirci kalmam beklenemezdi herhalde... Vazife beni çağırdı, ben de hepinizin adına koştum gittim... Gittim derken gittik... Bir arkadaşımız gitmeden birkaç gün önce arayıp bize mekanın en güzel masası denebilecek yuvarlak masayı ayırmıştı. O arkadaşımız kendini biliyor.. Bir kez daha teşekkürlerimizi iletiyoruz :))
O akşam Nusret'e gideceğimizi günler öncesinden biliyor olmamıza rağmen, hem bir önceki gün City's Mahalle'deki Günaydın'da , hem ondan da bir önceki gün İstinye Park Pazarındaki Günaydın'da kırmızı ete abanmış olmamızın mantıklı bir izahı olmadığını söylememe gerek olmadığını biliyorsunuz...
Bu haleti ruhiye içerisinde gitmeye hazırlanırken, mekan hakkında yaptığımız ön araştırmanın sonucu ortak kanaat garsonların ilgisizliği ve ukalalığı idi. Yemek hakkında bir iki ufak ve basit eleştiri dışında öyle kayda değer bir not yoktu ama neredeyse tüm yorumlar garsonlar üzerine yoğunlaşıyordu.
Tüm bunların aksine mekana adım attığımız andan son dakikaya kadar bizim ile ilgilenen sevgili garsonumuzun ( adını not etmemiş olmanın ayıbını kabul ediyorum ) yoğun ilgisi, sanki yorumları okuyup gelmişiz de, bu yanlışı düzeltmeye çalışıyorlar algısı oluşturmadı desem yalan olur. Yemek seçiminden şarap seçimine kadar herşey ile yakından ilgilendi, tavsiyelerini iletti ve hatta öyleki geceye menü kartına el sürmeden son verdik. O da içimde kalmadı desem yine yalan olur, bari menüye bir göz gezdirse idik hiç fena olmazdı. Ama biz neyi yiyeceğimizi bilerek gitmiştik ve öyleki gece sonunda yedi kişi kaç kilo et yediğimiz konusunda çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Ben deyim 3 siz deyin 5 :))
Evet tüm yemek seçimlerini kimseye danışmadan ben yaptım, sağolsunlar arkadaşlar da hiç müdahale etmediler, ama başta hem benim o gece bir kadeh dışında alkol almamın mümkün olmaması ( İstanbul'da alkol kontrolünde müthiş bir artış var ) hem de açıkçası şarap konusunda çok yetenekli olmamam nedeniyle gece boyu içilecek şarapları bir başka arkadaşım seçti. O da kendini iyi biliyor, isminin ilk harfi Bereket :))
Seçtiği her iki şarap ta müthişti, hakkını teslim etmek lazım... Ama konumuz şarap değil yemek ve artık bu koca girizgah sonrası sıra yemekte....
Yemeklerimiz gelene kadar ortaya iki salata istedik. İlk salatamız tulumlu roka , diğeri mevsim salata... Birer başlangıç olarak sorunsuzlardı, ancak mevsim salatasında yine mısır vardı. Sordum, artık salataya mısır koymayan mekana ceza yazıyorlarmış ondan koymuşlar...!
Garsonumuzun tavsiyesi ile istediğimiz tüm lezzetler arka arkaya, çok hızlı olmayacak şekilde ve ikişer porsiyon olarak geldi ve hepimiz ortadan yedik.... İlk tabağımız mekanın alameti farikası Lokum... Kızarmış baharatlı patatesler ile servis edildi. Tuz dışında hiç bir baharat kullanılmamış, üzerinde ızgara izleri ile insanı adeta kışkırtan bir lezzet bombası bu Lokum denen şey...
Bir sonraki tabağımız Şaşlık, soğan ve pişim sırasında eti marine ettikleri sos ile sunulan ince dilimlenmiş harika bir lezzet.. Sosunda ağırlıkla hardal ve tane karabiber baskın tatlar, ama başka baharatlar olduğu da aşikar... Tam anlayamamakla birlikte zerdeçal ya da köri gibi bir tat olduğunu zannediyorum. Daha önceki İran seyahatlerimden isim olarak aşina olduğum bir yemek, ama sadece ismi ile aşina, zira buradaki lezzet olarak çok farklı bir noktada...
Antrikot... Harika pişmiş adeta helva olmuş bir et yedik.. Yağ ile pişirip ete lezzet katmak bir yöntem olarak kabul edilebilir, ama servis öncesinde fazla yağlarından arındırılmasını tercih ederdim doğrusu.. Yine de muhteşemdi.
Ve final.. Onlara göre kafes bana göre kapan :)) Bunca dana eti yetmedi mi diyenlere kuzu kafesi... böyle bir şeyi daha önce yemediğinizi garanti edebilirim. O geceye kadar, hayatının en güzel etini nerede yedin sorusunun cevabı benim için Antep'te Halil Usta idi. O gece bu yantımı revize ettim: Nusret Kuzu Kafes
Bu kararda Nusret'in bizzat bizi masamızda ziyaret etmiş olması ve kafesi servis etmesinin payı yüzde kaç onu bilemiyorum ama :)) Sonrasında bütün gece şu sorunun yanıtını aradım durdum. Acaba Nusret bizim masaya biz olduğumuz için mi geldi, yoksa her kafesi o mu servis ediyor ? Yanıtı bulmam uzun sürmedi, hesabı öderken yanıt beynimde yankılanıyordu, ben Nusret olaydım o hesaba, değil sadece kafesi bütün etleri, üstelik her masaya servis ederim...
El netice; işin tüm şakası bir yana Nusret hem mekan olarak hem de şahıs olarak başlı başına alkışlanması gereken bir başarı öyküsünün ta kendisi... Her ne kadar şu an arkasına müthiş bir yazılı, görsel ve sosyal medya ve koskoca bir holding desteği almış, küçük Türk burjuvasinin olmazsa olmazları arasında yerini almış olsa da bir süre sonra popülerliğini yitirip aramıza dönünce lezzetinden ödün vermeyeceğine emin olunabilecek kadar çekirdekten yetişme, işine sahip bir zanaatkar, bir usta...
Bu gecenin bir yılbaşı gecesi olduğunu da dipnot olarak iletmek istedim..
Ellerinize sağlık Nusret ve Nusr-Et Ekibi...
Sevgiler
Volkan....
1 yorum:
Ben cumartesi 4-3-17 gittim
Saat 20:30 rezerve etmistim. Erken vardim, saat 20:10 gibi. Icerisi tiklim tiklim doluydu.
Guzelce hosgeldiniz felan filan. Ayni kisi sonraki 1,5 saat tekrarladi. Anladimki otomatik pilot misali tekrarliyordu.
Neyse 3 kisi idik. Daha sonradan gelen ismini o an yazanlar 5-6 kisi olunca daha erken iceri aliniyordu! Bunu soyledim. Sordum ve cevab. 3 kisilik masa bosalmiyor...
neyse oturduk, roka salatasi. Ve carpacio
Hic bir tavsiye olmadi. Carpacioda roka oldugundan ve ettin cok fazla arti kalin olmasindan baslangic yerine. Ana yemek kadar doldurdu
Arkasindan lokum ve steak geldi.
Etler medium well yerine. Bir tarafi rear geldi. Bitiremedik malesef
Ayrica tuz acik. Herkez eliyle almakta. Pek hos degil!
Kisacasi. Daha az musteri olursa. Yani doluyuz derlerse musteriler 2 saat otururlarsaki daha fazla kalmak icin cok gurultulu
Daha guzel olacaktir. Insan seyrektmek icin gidilir. Lezzet icin inanin daha guzel yerler vardir. Burada dogan medyAnin gazi fazla vermesinin etkisi cok fazla
Isa
Yorum Gönder